[LRAPER] ÜZÜM ORUCU

ÜZÜM ORUCU

Hristiyanlýðýn diðer Ortodoks ve Doðu Ortodoks mezheplerinde de Üzüm Kutsama törenleri yapýldýðý halde, üzümlerin kutsanýþýna kadar üzüm yememe adeti özellikle Ermenilerce benimsenmiþ olan köklü bir oruç geleneðidir.

Ermeniler, Paskalya öncesi Büyük Karnaval (Pun Paregentan) gününden baþlayarak Aðustos’taki Meryem Ana Yortusu’nda (Surp Asdvadzadzin) üzümler kutsanana kadar üzüm orucu tutarlar.

Üzüm orucu, kilisede kutsanan çekirdeksiz üzümden yemekle bozulur.

ÜZÜMLERÝN KUTSANMASI

Ermeni Kilisesi’nin geleneklerine göre, Surp Asdvadzadzin (Kutsal Bakire Hz. Meryem Ana) yortusunda Surp Badarak’tan hemen sonra üzümler kutsanýr. Bu, zengin sembolizm öðeleri içeren bir törendir ve Meryem Ana’nýn Tanrý’ya imanýmýzdaki önemli rolünü vurgular.

Üzümlerin (Hasadýn Ýlk Meyvelerinin) kutsanmasýnýn dini bir gelenek haline dönüþmesinin tarihçesi Eski Ahit zamanýndaki Musevilerin uygulamalarýna kadar uzanýr.

Ýncil’in Kutsal Ruh’un esiniyle yazýldýðý dönemlerde, halkýn büyük bir bölümü çiftçilik ve hayvancýlýkla uðraþýrdý ve o dönemlerde bu iþler için çok fazla zaman ve emek verilirdi. Zengin ürün çeþitlerinin arasýnda üzümün çok özel bir yeri vardý ve “ilk meyve” olarak deðerlendirilir, hasadýn ilk ürünü sayýlýrdý. Diðer komþu kültürlerde de olduðu gibi Yahudiler arasýnda da, özel bir þekilde Tanrý’ya ait olma hissi ifade edilirdi. Tüm hasadý bize hediye eden O’ydu ve “ilk meyvelerin” O’na sunulmasý, O’na olan sonsuz inancýmýzýn ifade edilmesiydi.

Genellikle yazýn kutlanan hasat zamaný, bu dönemin bitimine iþaret eden Þavuot (Haftalar) Bayramý (Çýkýþ 34:22) olarak bilinen ve Çardak Bayramlarýndan biri olan çok özel bir dönemdi. Hakimler kitabýnda da (21:19) böyle bir festivalden bahsedilmektedir. Bu, tarlalarda dans edilen, mutluluk ve neþenin hakim olduðu, üzüm baðlarýnda þarkýlarýn söylendiði bir dönemdi. (Yesayi 16:10)

Bu “ilk meyvelerin” Tanrý’ya ait olduðuna inanýlmasý nedeniyle tapýnak rahipleri tarafýndan özel þükran törenleri düzenlenirdi. Bu gelenek Rab Ýsa’nýn döneminde de sürdürüldü.

Ýsa, Ýlk Meyve

Ýsa’nýn Rab ve Mesih olarak geliþi ile üzüm adaklarýna yeni bir sembolizm yüklendi. Ýsa Mesih, annesi Kutsal Bakire Hz. Meryem Ana’nýn ilk doðaný, diðer bir deyiþle ilk meyvesi idi, ve bu nedenle, tapýnakta Tanrý’ya sunulmuþtu (Luka 2:25-30).

Galile’deki görevi sýrasýnda Ýsa kendisini asma, havarilerini ise dallar olarak nitelendirdi (Yuhanna 15:1). Bu imge, Ýsa’nýn tamamen Tanrý’dan olma bir asma olduðunu ve hiçbir tohum veya aracý insanýn onu yaratmamýþ olduðunu teyid etmektedir. Havariler, bunun aralarýndaki sýký baðýn göstergesi olduðunu ve kendi misyonlarýnýn ise meyve vermek olduðunu hemen anladýlar. Asma nasýl üzüm üretirse, onlar da hem Mesih, hem Tanrý’nýn Oðlu, hem de Ýnsanoðlu olan Asma’nýn meyvelerini (inanç ve hayýr iþleri) vermeliydiler.

Tanrý Oðlu’nun Anasý Meryem

Kiliseye göre Aziz Meryem Ana ve onun Tanrý’nýn ilahi planýnda üstlendiði rol, Tanrý’nýn insanlýk için öngördüðü planý yerine getirmiþtir.

Aziz Meryem’in Hristiyan geleneðindeki yerinin Ýsa Mesih ile baþlamasýna raðmen, ilk önce Hazreti Yesayi Peygamber’in (7:14) sözlerini anlamak gerekir: “Bu nedenle Tanrý size bir iþaret verecek; Ýþte, bir bakire hamile kalacak ve bir erkek çocuk doðuracak ve adýný Emmanuel koyacak.”

Bu kehanet Rabbimizin doðumundan yaklaþýk yedi yüz yýl evvel ilan edilmiþ olup, daha sonra Kutsal Bakire Meryem Ana’nýn hayatýnda yerine gelmiþtir. Meryem, Hazreti David’un evindeni ve Ýsa Mesih’i doðurarak Hazreti Yesayi’nin kehanetini bir kez daha gerçekleþtirmiþ oldu (11:1): “Ýþay’ýn (Davud’un babasýnýn) kütüðünden yeni bir filiz çýkacak, kökünden bir fidan meyve verecek.”

Meryem Ana, doðumundan itibaren bu misyonu ve mucizeyi yerine getirmesi için mukadder kýlýnmýþtý. Melek Gabriel’in “Selam, ey lütuf bulan!” sözleri ile çok genç yaþta bu kehaneti yerine getirmek üzere görevlendirildi (Lk. 1:26).

O andan itibaren Meryem’in görevi Tanrý’yý taþýmak oldu (Asdva

Share

Most Recommended