Agos’u geçen hafta ziyaret eden SODEP Genel Baþkaný Hüseyin Ergün’ün, sohbet esnasýnda yaptýðý uyarýyla Türk Ceza Kanunu’nun 76. maddesine baktým ve afalladým. Afalladým, çünkü TCK’da soykýrým suçunu düzenleyen kanun maddesi þöyle diyor: “(1) Bir plânýn icrasý suretiyle, millî, etnik, ýrkî veya dinî bir grubun tamamen veya kýsmen yokedilmesi maksadýyla, bu gruplarýn üyelerine karþý aþaðýdaki fiillerden birinin iþlenmesi, soykýrým suçunu oluþturur: a) Kasten öldürme. b) Kiþilerin bedensel veya ruhsal bütünlüklerine aðýr zarar verme. c) Grubun, tamamen veya kýsmen yok edilmesi sonucunu doðuracak koþullarda yaþamaya zorlanmasý. d) Grup içinde doðumlara engel olmaya yönelik tedbirlerin alýnmasý. e) Gruba ait çocuklarýn bir baþka gruba zorla nakledilmesi.” 1915′te yaþananlarýn üzerini kasýtlý olarak örtmek isteyenleri bir kenara býrakýrsak, azýcýk tarih bilgisi olan ve elini vicdanýna koyan herkes, Osmanlý Ermenilerinin, 1915′te, kanunda sayýlan 5 fiil’in en azýndan 4′üne maruz kaldýðýný görür. 1915′te Ermeniler, tam da kanunda yazdýðý gibi, kasten öldürüldüler, bedensel veya ruhsal bütünlüklerine aðýr zarar verildi, tamamen veya kýsmen yok edilmeleri sonucunu doðuracak koþullarda yaþamaya zorlandýlar ve çocuklarý bir baþka gruba zorla nakledildi. Kanuna göre, bu unsurlardan herhangi birinin gerçekleþmiþ olmasý, soykýrým tanýmýna giriyor. Kanun maddesinin 4. bendi ise, “Bu suçlardan dolayý zamanaþýmý iþlemez” diyor. Bugün Türkiye’nin Ermeni meselesi, Türkiye yasalarýnda da bu kadar açýk tanýmlanan bir suçun inkârýndan ileri geliyor. Türkiye’de bizzat hükümet ve milliyetçiler, misal Fransa’yý suçlarken, Cezayir’i soykýrým olarak niteliyor, Hocalý’nýn soykýrým olduðunu savunuyor, Saraybosna’yý soykýrým olarak tanýyor ve fakat 1915′te yaþananlarý sözde soykýrým’, asýlsýz soykýrým iddialarý’ diye adlandýrmaktan gocunmuyor. Zikrettiðim acý olaylarýn soykýrým olarak tanýmlandýðý bir durumda, 1915′in hayli hayli soykýrým olduðu, gören gözler için bir sýr deðil. Türkiye’nin 1915′le ilgili resmi tezlerinin uluslararasý kabul görmemesinin nedeni de, bu ikiyüzlülük. Dahasý, bu tezler, ülke içinde de giderek daha az insaný ikna edebiliyor. Milliyetçiler, Ermenilerin tehcir ve katlinin zorunlu bir savaþ tedbiri olduðunu, tehcirin sadece cephe bölgesini kapsadýðýný, soykýrým suçunun ancak uluslararasý bir mahkeme kararýyla sabit olacaðýný, ortada bir kasýt unsuru olmadýðýný ve daha bir sürü bahaneyi, 1915′te yüzbinlerce insanýn yerinden yurdundan edilip katledilmesini meþrulaþtýrmak için üretiyor. Ýþte, insanlýktan uzaklaþýp suça ortak olduklarý nokta tam da burasý. Þahsen, yaþana