[MEHMET ÜNVER] NELERI KAYBETTIGIMIZI BILIYORMUSUNUZ?

Kahve cekirdeklerini kavurmaya basladiginda tum mahalleyi enfes bir kokuya
bogan, efendi, hatirsinas, herkesin kardesi, agabeyi olan kuru kahveci
Kevork amca vefat ettiginde once Ermeni kilisesinde bir toren duzenlenmis,
ardindan onu seven muhitimiz insanlari tabutunu omuzlayip hemen on metre
otedeki caminin musalla tasina goturerek gozyaslari icinde helalliklerini
bildirmislerdi. Bir mucevher koleksiyonu sergilermiscesine ozel olarak
aydinlattigi camli tezgahinda palamut lakerdalari satan “Yasef abi” buz
gibi kis geceleri bir, kac parca lakerda satip uc, bes kurus kazandiginda
en yakin dostlari takaci Nurettin ve manav Adem’le kafa cekmek uzere
iskelenin yanindaki meyhanenin yolunu tutardi. Balikci Niko, geceyarisi
sandaliyla acilip, sabaha kadar tuttugu baliklardan bir kismini satmayip,
musluman, musevi, ortodoks ayrimi yapmaksizin mahallenin fakir ailelerine
hayrina verirdi. Nalbur Aleko Cumhuriyet bayramlarinda ana caddede kurulan
zafer taki altinda davul zurna esliginde bir yandan kasap havasi oynarken,
bir yandan da; “Heyyyt var mi ulan Turkiye Cumhuriyetine yan bakannn” diye
coskulu naralar atardi. Mahallemizin bekcisi Barok’un kizkardesi igneci
matmazel Fani altmis yasinda zuccaciyeci Lazar amcayla evlenip bekarliga
veda ettigi gun duvagi yerleri supuren bir gelinlik giymis, toren icin
evinden sinagoga kadar yururken, kendilerini alkislayan bizlere el
sallayip, opucukler gondererek karsilik vermisti. Torene ayrimsiz tum
komsularini davet ettigini soylememe gerek yoktur sanirim. Ilkokul
arkadasimiz Dario’nun ayni sinagogdaki Bar Mitza toreninde kat kat kadife
kumasa sarilmis kutsal kitap haham tarafindan dualar esliginde ortaya
getirildiginde musluman, musevi, ortodosks hatta belki de dinsiz tum
davetliler hic bir uyari yapilmadan ayaga kalkmamiz gerektigini biliyorduk.
Cunku komsularimiz icin kutsal olana saygi gostermenin geregini daha o
cocuk yasimizda ogrenmistik.
   Madam Elefteria’nin sunnet dugunum icin nefis bir ipek yorgan hediye
getirdigi gunlerde bekci Barok caminin halilarini calan iki hirsizi
yakalayip, kollarini kiracak kadar dovmustu. Madam Anastasia yurt disinda
yasayan oglunun yanindan dondugunde vapurdan iner inmez; “Sukur memleketime
kavustum” diyerek topragi opmustu. Ester’in kizi Furtuni, mahallenin bickin
delilanlilarindan Resat’a gonul vermis, terzi Kiryazi’nin arabuluculugu
sonucu evlenmislerdi. Hayli hircin ve kabadayi tabiatli bir insan olan
Resat abi,  Furtuni’yi kendi dinini istedigi gibi yasamasi konusunda ozgur
birakmis, dugunler, cenazeler basta olmak uzere tum torenlerde sinagogda
esinin yaninda yerini almisti. Iki eli kanda dahi olsa Cuma namazlarini
asla kacirmazdi.
   Bizim haci amcamiz, bey babamiz, hanim annemiz, madam-teyzemiz, komsu
matmazelimiz, bakkalin hanimi Rasel ablamiz, manikurcu Eleni’miz, imam
efendimiz, papaz efendimiz, haham efendimiz vardi. Seker bayramlarinda es,
dost, akrabadan el opup topladigimiz harcliklar suyunu cektiginde olanca
arsizligimizla gayri muslum komsularimizin kapisina dayanir; “bayraminiz
kutlu olsun Samuel abi, bayraminiz mubarek olsun Arus teyze, iyi bayramlar
Onnik amca”  temennileriyle harcligimizi beklerdik. Onlar gelecegimizi
bildikleri icin zaten bembeyaz mendiller icinde piril, piril liralari

Share

Most Recommended