Kaynak: hurriyet.com.tr
Yer: Türkiye
Tarih: 20.7.2010
Türkiye Ermenistan, bis, bis, bis!
KONSER bitti. Bitti de, alkýþý geçtim, salon ayaklandý. Þahlandý. Ve tabii ki bis geldi. Eh kapanýþ Honegger’den yenip yutulmaz “Pasifik 231″ senfonisi yapýlacak deðil ya! Orkestralarýn podyumu neþeli ve nispeten bildik musikilerle terketmesi adettendir. Dolayýsýyla Nvart Haným tekrar kürsüye çýktý. Çaykovski týnýlarýný havalandýrdý.
O da bitti. Fakat salon yine ayaklandý. Yine þahlandý. Yine arþa kalktý. Ýkinci bis dayattý ki, bu defa Cem Bey döndü. Brahms’çý Macar notalarýný uçurdu. Fakat yine bitti. Ancak dinleyici tezahüratýnýn biteceði yok! Ayaklananlarýn gideceði, þahlananlarýn oturacaðý, alkýþlayanlarýn da duracaðý yok!
HALBUKÝ artýk gidin, oturun ve durun! Sakinleþin! Rica ederim, sükûnet bulun!
Yoksa sizler çocuklarýmýzýn repertuarýný sýnýrsýz mý sanýyorsunuz?
Yoksa her birini daha þimdiden üstâd-ý azam kategorisinde mi addediyorsunuz?
Kabul, Beethoven’ýn “Egmont Uvertürü” bir; Ulvi Cemal’in “Keman Konçertosu” iki; Haçaturyan’ýn diðer “Keman Konçertosu” üç ve Bizet’in “Arlezyen”i dört, bunlar zaten programda yer aldýðý için gençlerimiz mükemmelin de üstünde performans sergilediler.
Belli, Nvart Andreasyan ve Cem Mansur Türkiyeli ve Ermenistanlý dâhi adaylarýný birkaç hafta içinde öyle uyumlu bir prova kampýna sokmuþlar ki, atmýþbeþ çiçeði burnunda müzisyen yukarýdaki eserleri deðme orkestralara taþ çýkartacak bir armoniyle icra etti.
Tamam ama ey dinleyiciler yine de biraz insaf eyleyin ve biraz müsaade buyurun!
ÖYLE, çünkü ne malûm üçüncü, dördüncü, hatta siz bu tezahürata devam ettiğiniz takdirde belki de bir beşinci bis parçasının ortak repertuvarda yer aldığı?
Partisyon ezberlemeyi; hadi ezberlerinde olduğunu varsaysak bile o yaylıları, o nefeslileri, o vurguluları bir çırpıda yekpareleştirebilmeyi çocuk oyuncağı mı sandınız?
Üstelik son tahlilde hepsi de gerçekten çocuklar!
İşte onyediden başlıyorlar ve en kabadayısı da yirmiikide istop ediyorlar.
Erkin’in “Konçerto”sunda solo kemanla efsunladı diye Hande Küden’in tevellüt tarihini unuttunuz mu? Hatırlatırım, 1992 Adana doğumlu kızımız henüz onsekiz yaşındadır
Veya Büyük Haçaturyan’ın yine “Konçertosu”nda ve yine solo kemanla büyüledi diye, Erevan’lı oğlumuz Hrayr Karapetyan’ın daha ondokuzu sürdüğünü fark etmediniz mi?
ZATEN diğerlerine de bakın. Kabul, kim Türktür, kim Haydır tabii ki bilemezsiniz.
Ali’yle Arsen’i ve Satenik’le Selin’i ayıracak göz beri gelsin. Veya Nazilere katılsın.
Kaldı ki pek mi önemli? Müziğin evrenselliğinde Ermeniliğin ve Türklüğün kıymet-i harbiyesi ne yazar? Harutyun’un flüt notaları Gizem’inkinden kaç sınır boyu öteye düşer?
Ama yine de şunların gençliklerine baksanıza! Üçüncü viyolonseldeki toy delikanlının bıyıkları daha terlememiş. Trompetteki hanım kızın boyu da bulûğ çağınınkini aşmamış.
Dolayısıyla ey seyirciler, “Türkiye – Ermenistan Gençlik Senfoni Orkestrası”nın 16 Temmuz 2010 Cuma gecesi İstanbul CRY Salonu’nda ve Nvart Andreasyan ve Cem Mansur yönetiminde verdiği onikinci konserde biraz insaflı davranın ve tekrar tekrar bis diye tutturmayı bırakıp, artık paşa paşa evinizin yoluna revan olun!
ŞİMDİ bunları yazıyorum ama inanmayın. Cuma gecesi en başta ben “bis” çektim.
Bu devasa dostluk, karde