HER ÞEY BÝR SÖZCÜKLE BAÞLAYABÝLÝR
Ayþe Günaysu
Internet bilgiyi demokratikleþtirmesinin yanýnda insanlarý birbirinden ayýran çeþitli türden sýnýrlarý kaldýrýyor. Geçen hafta yayýnlanan “Özür Diliyorum” baþlýklý yazým Ülkede Özgür Gündem’in internet sitesi sayesinde daðlar, denizler aþtý, kapýlarý çalýp evlere girdi, çok uzaklardaki Ermenilere bile ulaþtý. Ve küçücük bir söz, hak etmediði ölçüde sýcak sevgi mesajlarýyla karþýlandý. Bu mesajlardan yalnýzca birini, hiç gitmediðim, görmediðim Amerika’dan, hiç tanýmadýðým Frank V. Zerunyan’ýn sözlerini Türkçeye çeviriyorum:
“Gerçekten çok etkileyici olan sözleriniz için teþekkür ederim. Arkalarýnda tek bir iz bile býrakmadan yok olan büyük-büyük babam ve büyük-büyük annem adýna kiþisel özrünüz kabul ediyorum. Ben bugün yaþýyorsam sizin gibi Türklerin iyikleri sayesinde yaþýyorum, o Türkler ki büyükbabamý ve büyükannem Aghavni’yi (Hatice) bir süre sakladýktan sonra Ýstanbul’daki akrabalarýna kavuþmalarýný saðladýlar. Büyükbabam ben doðmadan önce ölmüþtü, ama büyükannem Aghavni’yi tanýma þansýna sahip oldum. Aghavni Der Zor’a uzun yürüyüþe çýkmýþ ve iki kýzkardeþiyle birlikte vicdanlý bir Türk ailesi tarafýndan kurtarýlmýþtý. Ailem bunun tek örneði de deðildi. Acý olan þu ki, Türkiye devleti inkârý sürdürdükçe Türkiyelileri de kendi tarihlerindeki böyle kahramanlýk örneklerini öðrenme hakkýndan mahrum etmiþ oluyor.” Mektup, þu Türkçe sözcüklerle bitiyor: “Allah sizi ve ailenizi baðýþlasýn.” Frank V. Zerunyan.
Bu sözler, soykýrým inkârcýlýðýna karþý mücadele ettiði için bugün Türkiye’de ýrkçýlýkla, milliyetçilikle suçlanabilecek bir Ermeninin nasýl intikam deðil, adaleti aradýðýný anlatýyor. Türkçenin üzerinde özellikle duruyorum, çünkü Yelda’nýn çeþitli vesilelerle çok güzel anlattýðý gibi, kurbanlar için faillerin dilini duymak iþkencenin devamý gibidir. Uzun süre Almanca duymaya tahammül edemeyen Holokost kurtulanlarýnýn, Fransýzcayý duymak bile istemeyen Kuzey Afrikalýlarýn hissiyatýnýn Ermeniler açýsýndan Türkçe için de geçerli olmasýnýn çok mümkün olduðunu hayal etmek için yüreðinde biraz duyguya sahip olmak yeterli. Týpký Diyarbakýr zindanýnýn görüþ gününde annesi Kürtçe “nasýlsýn” dediði için gözleri önünde dövülen Kürt tutsaðýn kulaklarýnda Türkçenin nasýl bir týnýya sahip olduðunu hayal etmek gibi bir þey. Frank V. Zerunyan’ýn Ingilizce mesajýný “Allah sizi ve ailenizi baðýþlasýn” Türkçe sözleriyle bitirmesine böyle bir pencereden bakmak gerek.
Ýkincisi, “vicdanlý Türkler” meselesi. Her zaman, özellikle de Türklerin aðzýndan “kurtarýcý Türkler”e ait öyküler beni rahatsýz etmiþtir. Evet, anlýyorum,