[LRAPER] PATRÝK HAZRETLERÝNÝN SURP ZADÝG MESAJI

“Dirilen’e yeni bir ilahi söyleyin. O, ölmüþlerin Yaþam Meyvesi’dir…”

“Mesih ölülerden dirildi.
Ölümüyle ölümü yendi ve
diriliþiyle bizlere sonsuz yaþamý armaðan etti.
O’na sonsuza dek yücelik olsun. Amen”


“Þabat günü geçince…”

Ýþte Ýncil yazarlarýndan Aziz Markos, Diriliþ Pazarý’na iliþkin olaylarý
anlatmaya bu sözlerle baþlýyor.

Bilindiði gibi, Ýbranice’de “Þabat”, dinlenme yada tatil anlamýna
gelmektedir. On Emir uyarýnca Þabat günü (Cumartesi) her tür uðraþý ve
çalýþma durmalýydý. Gerçekten de, Kutsal Cuma’yý izleyen Kutsal Cumartesi
günü tam bir dinlenme günü oldu.

Paskalya öyküsünün kahramaný kadýnlar da, Þabat’ýn kutsal bir gün
sayýlmasýna iliþkin yasaya uyarak, Rabbimiz’in çarmýha gerildiði, öldüðü ve
gömüldüðü Kutsal Cuma gününün akþamýný ve tüm Kutsal Cumartesi gününü
dinlenerek geçirdiler. Doðal olarak, hüzün ve keder dolu bir istirahatti bu.
Havariler gibi, kadýnlar da korkudan bitkin düþmüþ, þaþkýn, yorgun ve derin
bir acý yaþamaktaydýlar.

“Þabat günü geçince…”, yani Kutsal Cumartesi güneþ battýktan hemen sonra,
kadýnlar günnük ve buhur satýn alýp mezara gitmek üzere hazýrlýk yaptýlar
(Markos 16:1).
Pazar sabahý çok erkenden, güneþin doðuþuyla birlikte, Mesih Ýsa’nýn cansýz
bedenini meshetmek için mezara gittiler. Ama bedeni orada bulamadýlar.

Aziz Boðos, Mesih’in gerçekten de ölmüþ olanlarýn ilk örneði olarak ölümden
dirildiðini yazýyor. “Ölüm bir insan  aracýlýðýyla geldiðine göre, ölümden
diriliþ de bir insan aracýlýðýyla gelir” (1 Kor. 15:20-21).

Gerçekten de, Þabat “geçmiþti”… Rab’bin bedeninin kayaya oyulmuþ kabirdeki
dinleniþi son bulmuþtu. O, karanlýk kabirden muhteþem diriliþiyle dýþarý
çýkmýþtý, canlýydý, ölüme galip gelmiþti.

Her Hristiyan inanana da aynýsý olacaktýr. Hepimiz ölüm acýsýný tadýp bir
mezara gömüleceðiz. Ancak bizim için de, “Þabat”ýn geçeceði ve mezardaki
dinlenme dönemimizin son bulacaðý o muhteþem gün gelecek ve biz de Rab’bimiz
gibi dirileceðiz. Rab’bin emriyle mezardan çýkacak, ölmüþ olan tüm
sevdiklerimizle ve semavî taca nail olmuþ olan tüm azizlerle birlikte Tanrý’
nýn sonsuz saadetinde buluþacaðýz. Ýþte Kudüs’teki “Boþ Kabrin” tüm
inananlara yaydýðý Ýncil budur.

Aziz Boðos þöyle diyor: ” Herkes nasýl Adem’de ölüyorsa, Mesih’te de yaþama
kavuþacak. Her biri sýrasý gelince dirilecek: Ýlk örnek olarak Mesih
dirilecek, sonra Mesih geldiði zaman ise Mesih’e ait olanlar dirilecekler”
(1 Kor. 15:22-23).

Atalarýmýz ölümü asla bir yok oluþ ya da geri dönüþü olmayan bir kayboluþ
olarak görmemiþlerdir. Onlar ölenleri “uyuyanlar”, mezarlýklarý da “dinlenme
yeri” olarak adlandýrdýlar. Ölmüþlerin dinlenebilmeleri için ilahiler
okuyup, huzur dualarý ettiler. Bir inanan öldüðünde de mezar taþýna “Burada
Dinleniyor” diye yazdýlar.

“Diriliþ ve yaþam Ben’im. Bana inanan kiþi ölse de yaþayacaktýr” (Yuhanna
11:25) diyen Kurtarýcý’ya asla geri dönmemecesine inanan en eski Hristiyan
halk olan bizler, uzun tarihimiz boyunca yeri geldiðinde Golgota yolunda hiç
tereddüt etmeden ilerledik. En zor þartlarda, sonsuz acýlar ve büyük elemler
içinde Aziz Boðos’un þu sözünde teselli bulduk: “Eðer Tanrý’nýn
çocuklarýysak, ayný zamanda mirasçýyýz. Mesih’le birlikte yüceltilmek üzere
Mesih’le birlikte acý çekiyorsak, Tanrý’nýn mirasçýlarýyýz, Mesih’le ortak
mirasçýlarýz”(Rom. 8:17).

Dördüncü yüzyýldan beri her Surp Badarak’ta hep bir aðýzdan onayladýðýmýz
gibi, “Ölülerin diriliþine, bedenlerin ve ruhlarýn ebedi yargýsýna, göklerin
egemenliðine ve sonsuz yaþama inanýyoruz”.

Tehcir kanunuyla yaþanan Büyük Felâket’in en ürpertici günlerinde bile öksüz
torununa çölün yakýcý güneþi altýnda, kavrulmuþ kumlar üstünde alfabemizi ve
haç iþaretini öðretmeye çabalayan o kederli büyükanneye, herþeye raðmen
varolmanýn bu mukaddes inadýný, bu göksel armaðaný, Diriliþ’in muazzam ve

Share

Most Recommended